GÜLCE YENi EDEBİYAT AKIMI-TÜRKİYE  ( 43131 marta o'qilgan) Chop etish

1 2 3 4 5 6 B


vuslati  15 Aprel 2010, 00:36:06

GÜLCE EDEBİYAT AKIMI'NIN KURUCULARI

Mustafa CEYLAN
Harun YİĞİT
Osman ÖCAL
Ekrem YALBUZ
Refika DOĞAN

 

GÜLCE YAZAN ŞAİRLER

Mustafa CEYLAN Osman ÖCAL Ekrem YALBUZHarun YİĞİT Refika DOĞAN Yusuf BOZAN Mehmet NACAR İbrahim SAĞIR Ozan SENTEZİ
Mehmet ÖZDEMİR Ali GÖZÜTOKRahime KAYA Ali OSKAN İhsan ERTEM
Gülten ERTÜRKRamazan EFE Şemsettin DERVİŞOĞLU Melahat TEMUR Ümran TOKMAKOzan İRŞADÎ Sabit İNCE Ali ALTINLI Neva SELÇUK
Mevlüde DEMİR Gülşen ŞENDERİN Sevgili ÖZBEK Zübeyde GÖKBULUT
Vecdi Murat SOYDAN Asuman Soydan ATASAYAR Ahmet İDRİSOĞLU
Miktad BAL Ayşenur Ökten İZGİN Serap HOCA Kerim BAYDAK
Fatma KALKAN Gökmen Yılmaz ERDEM Şükran GÜNAY Hülya EKMEKÇİ
Berrin STAMMER Abdullah RAMAZAN Ömer ÖZTÜRK Turan UFUKTAN
Rengin ALACATLI Afet KIRAT Coşkun MUTLU İsmail KARA İbrahim COŞAR Arif BİLGİN Meral ADAK Hatice KATRAN Mübeccel Zeynep ÜNALAN Feriha CEYLAN Köksal KIRLIOĞLU Birdal Can TÜFEKÇİ
Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU Fesih AKTAŞ Onur BİLGE Sabiha SERİN Aşık KEVSERÎ Necdet ARSLAN Nermin TERZİ Feyzullah KIRCA

Qayd etilgan


vuslati  15 Aprel 2010, 06:21:40

Yolcunun Türküsü(Gülce-Buluşma) -*-*

"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Dünya denen köhneden bir istasyon
"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Bu istasyonun çağ yorgunu yolcusuyum ben,
"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Anamın türkülerinden düştüğüm günden beri
"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Seni sormaktayım seni
"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Gidip gelen trenlerden"¦

Üçüncü mevkide garip yolcuyum
Acıya tütünler sarıyorum ben.
Gönül treniyle çıkmışım yola
Senden gelip sana varıyorum ben.

İçimin dehlizi çığlık çığlık mor
Gözlerim yağmurda, yüreğim akkor
Ayrılık ne demek, onu bana sor? !
Hasret hamurunu karıyorum ben.

Pınar başlarında özlemin serçe
Ruhum mengenede ateşten pençe
Çıldırmış olmalı takvimler bence
Aynalarda seni arıyorum ben.

Aşkın zindanında son tutukluyum
Noktada sonsuzum, çöllerde kumum
Sen, başlar üstünde gezen bulutum
Dağları ortadan yarıyorum ben.

Sana varmak sana, kavuşmak sana
Bütün emelimdir yâr anlasana,
Göklerde ne varsa alıp sırtına
Kutsal bir yük diye sarıyorum ben.

Ferhat ne ki, Mecnun da kim
Gördüğünde beni
Anlarsın aşkın ne yaman olduğunu,
Anlar da gelecek yüzyıllara taşırsın roman edip
Sana olan olan sevdamı"¦

Sizin oralarda bağ bozumlarında
Erik dallarından asmalara kanat çırpan
Yetim serçeler var gördün mü hiç?
Onların hüznünü yaşarsın boynu bükük"¦
Görüp de sevdiğinde beni.

Sizin oralarda
Boz toprağa yapışmış, kuruyan bir çotuktum
Yaprağımın her biri ha düştü ha düşecek.
İçi boş bulutlara özlem duyar bakardım
Yoldan geçen her yolcu çilemi kamçılardı
Mâzideki günleri ateşimle yakardım
İnlerdim "œSu! ..Su! .." diye
"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦"¦..Öleceğimden korktum,
Başkent bahçelerine düşüverdi ansızın
Gecenin bir yerinde kara üzüm gözlerin
Taşıdım özsuyumu kökten dala yaprağa
Bilmezsin bu sevdayı öyle anlamlı derin"¦

Öyle anlamlı ve öylesine derin sevdamın
Ateş topuyla açılan hasret ateşi kuyusundayım
Köhne bir trende üçüncü mevkide
Sessizliğimin korkunç gürültüsünde
Sarıyor yaramı, sarıyor titreyen ellerin"¦
 
Mustafa Ceylan
 

Qayd etilgan


vuslati  15 Aprel 2010, 06:23:37

GÜLŞEN


Kış gecesi soğuğu gönül dalında rüzgâr
Kar yağıyor başıma delirdim yollardayım.
Biliyorum kabrime uzanan yol kısalmış
Dardayım be Gülşen'im, seni aramaktayım.

Zamanı parçalayan zaman çıktı dışarı
Delitayım vuruldu,susmaz ki susturayım?
Sapsarı bir korkunun giyindim gömleğini
Nerdesin be Gülşen'im, seni aramaktayım.

Bir tutsam ellerini, kokunu ciğerime
Nikotin gibi çeksem, inan ki kurtulurum.
Leyla'yı Mecnun'undan ayıranları bir bir
Vururum be Gülşen'im, tetikte, parmaktayım.

İçimdeki türbenin gökyüzüydü kubbesi
Ayım, güneşim düştü, yer altında yıldızım.
Heybesi ağıt dolu yolcular arasından
Çek çıkar be Gülşen'im; işte yalvarmaktayım

Yankılanır beynimde ayrılığın depremi
Yetişsin imdadıma hayat veren gül sesin
Tutmaz elim, ayağım; deliler beni tanır
Nerdesin be Gülşen'im, seni aramaktayım.

Ses ver gayri sesime, n'olursun dene sonkez
Varmaktayım galiba uçurum sarayıma...
Bilmez, kimseler bilmez,sorsalar da söylemem!
Bir bilsen be Gülşen'im,dert akan ırmaktayım.

Mustafa CEYLAN

Qayd etilgan


vuslati  15 Aprel 2010, 06:24:28

AZAPAY


Atlılar, atlılar
Batıda Hazar Denizi’nde kılıcını yıkayan,
Doğuda Altay Dağları’nı eriten atlılar"¦
Seccadesi güneyin en güneyinde,
Yeşil çimenler içinde Tibet yaylalarında
Nal sesleri Çin Seddinde, iz iz
Kartal kanatlılar biz değil miyiz?
O halde bu kahpe, bu kancık zamana
Neden karşı duramaz oldum?
Neden neden?

Biz değil miyiz güneşten ok, ülküden yay olup da
Tanrı Dağları’ndan Taklamakan Çölüne uzanan
Biz değil miyiz Azapay?
Bilgeler bilgesi Kaşgarlı Mahmut’un lügât’ından
Renk tayfına isim veren
İnsanlara il, şehirlere dil veren"¦
Hazreti Türkistan’dan
Karanlığa kandil,
Ağlayan gözlere mendil,
Sevgi bahçelerine gül veren
Biz değil miyiz Azapay?
Öyleyse neden konuşulan bu dilden
Yazılan bu alfabeden anlamaz oldum?
Neden neden?

Ah le yâr, vah le yâr
Vatan kan ağlar..
Çungarya Steplerinden Tarım Irmağına
Asrın zulmü yağar sarı öfkeden
Babaocağına,
Ata yurduna.
Sen ağlarsın,
Ben yanarım buralarda Azapay"¦
Kör oluyorum köhneleşen zamana
Susan rotatiflere, güç’e;
Öfkem kınından çıktı gayri
Yana tüte kor oluyorum"¦
Ateş çıngılarda hasreti Kaşgar'ın
Duman duman içimin yokuşları
Dipsiz ocaklarda akkor oluyorum...
Biliyorum, çaresizsin
Urumçi'nin yollarında nicedir.
Biliyorum sarı ölüm fırtınası esiyor"¦
Haberlerini alıyorum ulam ulam
Dualarımı salıyorum göğe avuç avuç
Temmuz sıcağı gün öğlesinde
Üşüyorum Azapay üşüyorum, ısınamaz oldum,
Neden neden? ...


-II-

Bıldır aynaların dilindeydin sen
Baharı solmayan gözlerin vardı
Eni boyu şaşmış dipsiz bir zaman
Aynalara ilmik ilmik dolardı
...Dolardı da karagözlüm dolardı
...Büklüm büklüm saçlarını yolardı
..........Kirpiğinin pırpırından çağ geçer
..........Parmağının gölgesinden dağ göçer
..........Ceylan gözler beğ içinden beğ seçer
..........Bilmez misin Azapay'ım de hele?
De hele, nicedir halin?
Haberlerini alamaz oldum,
Neden neden? ...

Kara yerde misin, mavi gökte mi?
Nerdesin Azapay, balam nerdesin?
Kanayan çilede kor yürekte mi?
Mum titremesinde ağlıyor sesin,
Şimdi güvercin taklasında oyuncak zeytin dalları
Şimdi polis düdüğü, palet sesinde bebek emziği
Kurşunlarda kan bilyesi,
Ezanlı seherlerim çığlık çığlığa
Söyle be Azapay, söyle
Bu neyin nesi?
Sabah namazlarımı kılamaz oldum"¦
Neden neden? ..

Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip
Rüyâlarımda her gece, melil, mahzun garip..
Deden Osman Batur’un gözleri eklenir gecelerime
Gök mavisi selâmımı götürmez, götüremez
Düşer martı kanatları ellerime
Sana güzelim Azapay sana
Yürek yürek selâmımı sunamaz oldum
Neden neden?

Mustafa CEYLAN


-,-
(*) Azapay,
Doğu Türkistan'ın bağımsızlık kahramanı Osman Batur'un kızı

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 12:57:33

YER (Gülce-Tekil)

Yer
Altı yer
En üstüde yer
Herkes ona dünya der
Yaşar onda mahlûku beşer
Vadesi dolunca ebede gider
Rahmanın emrini duyup ona uyanda
Koşar ona kul, uymayan istemem dese de

Yer
Mekândır
Bazen yıkılan
Yerine ev yapılan
Para karşılığı satılan
Verasetlere miras bırakılan
Şeytan memnun olsun diye yakılan
Ah vahlar içinde, kurtarmaya bakılan"¦

Yer
Gezegen,
Uzayda gezen
Galaksinin merkezi
Güneş ona, günde bir gezi
Düzenlerken, ısıtır gün herkesi
Düz dedilerse de yuvarlaktır kendisi

Yer"¦
Yemeği,
Haksız emeği
Haram düşünmeden yer
Harama bilmeden helal der
Helale bile haram der müminler
Ya rab! Yaşanan günler hangi günler?...

Yer
Küreler
Bizi küreler
Mazimiz de kalır dün
Elbet bugün, yaşanası gün;
Olmadan nefislerin kölesi ser"¦
Her davranış güzelliğinde bulur değer"¦

Yer"¦
İşine
Gelmeyeni yer"¦
Gelirse de şöyle bir,
İştahlı sözle okşayıver...
Yerinde hafif bir ben kalan imiş...
Hedef benliğimden geçip sen demek imiş...

 ‘‘Yer
İki yer
Arası değil,
Yer, iki yol arası’’
Bir yerde o varsa, onda da,
Mutlaka iyi kötü bir yer vardır"¦
Yer nerede ve ne kadar geniş olsa da
Onda var olan benlik ancak kendisi kadardır.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 12:58:07

KUYU KAZARKEN(Gülce-Dönence)

Boğmak isterler bilsen, bir kaşık duru suda
Nifak dolu sözlerle, yalanlarında boğmak"¦
İstemezler seninde, azıcık yüzün gülsün
Gülsün sen ki cihanda, eresin bol maksuda 

Ham başaklar vardır ya, hep yukarı dikilir
Bazı insanlar olgun, bazıları çok ham/ak
Kamil olan insanlar, gösterir de güler yüz
Yüz tırmık atarda ham, sözü barut dikilir

Korkar ondan el âlem, kabuğuna çekilir
Ya yakar, ya üşütür; tam anlamıyla kor kar
Görmeye çekinir be, öylesini tüm gözler
Gözler de güçsüzleri, kilosunu çekilir

Tükenir karakalem, düşüncemi yazarken
Hayal kurdum yarına, umutlarım tükenir
Kalem dedi yazmaya, çok önceden sözlendim
Sözlendim sahibimle, iştahlı bir yazarken

Yazar olmak için dün, eller kuyu kazarken
Bugün sana ne oldu, aklın sana ne yazar
Güreşe doymaz derler, pehlivansa yenilen
Yenilen kaleme gel, diller kuyu kazarken

Feyzullah Kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:02:44

EKMEK NEFSİN AĞZINDA(Gülce-Dönence)

Şahin küçük et yer, deve büyük ot yer
Kimisi güzellerden, adı güzel Gül çiçek
Çiçeklerin solduğu, gibi solar tek gerçek
Çek kabul etmez inan, en son gidilecek yer"¦

Kimisi bile bile, haramdan çekinmez yer
Kimisi bilmez söyler, ısrarla ota altın
Altında oturduğu, belki de ipek koltuk
Koltuklar yalan bilir, utanır terler her yer"¦

Anamızdan doğdukta, kalbimiz iman dolu
Beklenen sahip çıkıp, bohçaya amel ekmek
Ekmek nefsin ağzında, deme! Çalışmak haktır
Hak yolunda gitmezsek, yağacak bize dolu"¦

Günahlar bilinir de, defterler günah dolar
Sözlerin ve işlerin, mutlak olsun edebi
Edepli olsun halin, dolsun yüzünde aklar
Aklar yüce yaradan, geçmez yanında dolar

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:03:25

ALTINDIR SUSMAK (Gülce-Triloyemsi)


Anlatırsın çoğu zaman, susunca çok şeyi sabret.
Yeri ve zamanı gelir, susan da konuşur elbet.

Sözün söyle gümüş ise, bilesin altındır susmak
Faydadan çok zarar verir, ağzına geleni kusmak
Haklının hakkını bilip, doğru olmasa da pusmak
Anlatırsın çoğu zaman, susunca çok şeyi sabret

Aklına geleni söyler, yaparsın sözün adavet   
Gölgelerin vehminden kaç, çıkar gönlünden kasavet
Hasmını sevmekle başlar, huzurlu topluma davet
Yeri ve zamanı gelir, susan da konuşur elbet.


25.02.2010 perşembe
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:03:46

GEL SEVGİLİM(Gülce-Akrostik)

Gayrı ayrılık yağmurları yağmasın üzerimize
sEn gideli gark oldum, sanki karanlık bir dehlize
güLer el âlem halimize, canım sevdiğim bak bitap düştüm

Sevilene öyle bir bakar ya sevip özleyen
sEvilen gidince bildim, gidermiş onunla seven
meVsimler gelip geçmez, sen gidince hasretin yakar
sevGi nedir? Hasreti bildim ayrı düşünce
İkizİn olurdu bedenim dokununca tenine
gülerLer halimize, üzerimize ayrılığın yağmuru yağar
gözlerİn üzülür, incinen ruhunun kimsesizliğine
hasretiM saçlarımı sıvazlayan sıcak sevgi dolu ellerine,

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:04:09

GÜLCE (Gülce-Akrostik)

Gülce, şiirle insanlığa gülümsemektir
gÜzelce yaşamak, inanmak ve de sevmektir.
doLuşunca tüm renkler gönül heybene birer birer,
herCai menekşelerden alıp aşkı, birtanem,
gülcE, göğün yedinci katına mısra mısra yükselmektir.

Gülce, şiirde yeni bir soluk alma aslında
gÜndüz- gece türkülerle çağlara yürümektir.
daLdığında ey dostum en zindan gecelere
penCere açmaktır, hem de, on dokuz yerden
gülcE bir ışık, bin umut, milyon gerçektir.

Gülce bir bahçe, dostların buluştuğu yer, gönüllerin adresi
gÜlce bayrağın, toprağın, sevdanın şiirdeki sesi...
güLsün kara bahtı edebiyatın, müjdeler olsun güne
zinCiri, bahçesi, gülistanı özetle on dokuz yerde
gülcE dostluğun Yunus Yunus çağıldayan çeşmesi

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan