GÜLCE YENi EDEBİYAT AKIMI-TÜRKİYE  ( 43160 marta o'qilgan) Chop etish

1 2 3 4 5 6 B


vuslati  14 May 2010, 13:10:45

HAK HAKTIR (Gülce-Tekil)

Ama mı?
Görmez, yoksa ben;
Ben miyim hakiki kör?
Sağırın mı kulağı duymaz?
Kulak bende diyenin mi acep gör!
Ne kulaklar vardır ki, hakikati duymaz

Hak haktır,
Uymasan da sen,
Yok deyip yok olmuyor"¦
Yok desen hukuk yok edilmez
Adaletsiz adalet olur bir kor!
Adaletsiz hukuk, tahakkuk edilemez

Doğrudur"¦
Önünde onun,
Durulamaz bu çok zor
Doğru firen balata bilmez
Çok istemekle sevdirilemiyor
Hiç bir konu ki; zorla kabul edilemez

Sevilen"¦
Sevilir zaten,
Gönüllerden silmek zor
İstikbale mum yakan bilmez.
Genel kanım, iyiler sevilmiyor.
Kaybedilmeden kıymetleri görülemez.

Siyahtır"¦
Gel ki ak desen,
Desen ki; ak etmek zor.
Aktır demekle renk değişmez.
Çamur atmakla belki iz kalıyor
Yalan dolanla hakikat saptırılamaz.

Işık ver"¦
Durmak nedendir?
Karanlığa dur diyor,
Emek yoksa mum bile yanmaz.
Kimse yok, mum yakmak sana kalıyor.
Alev değil bahis, yangına çıra olmaz.
Hadi kardeş durma! Ha bire çember daralıyor.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey


Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:10:59

İNCİ (Gülce-Bahçe)

Yaşamımdan sırlarım
Aklım var, yok satarım
Bilgim yok, âlim’im derim
Hakikati bilseydim
Yaşamın sırlarını bilirdim
Ölümü ve sonrasını çözerdim
Aklım var bilirim, ama o kendini bilmez
Akılsızım, aklım olmasa ne ederdim

Dalgıçlık bilmem, inci isterim
İnciyi isteyene dalgıçlık gerek erim
Varı yoğu dosta ve muhtaca verip, dalacak derin
Canı avucunda, nefesi ilmeğinde derip,
Her dilek bilgenin yüreğinde,
İnci, evet inci denizin enginliğinde,
Derinde,
Ya da göklerin,
Uçsuz bucaksız gizinde
/
Denizde bir damlayım, nasıl inci olurum
Sedef kaplar içinde, kalıp hakkı bulurum
Özene bezene ben, yaratana kul olup
Hiç olmazsa bu yolda, rızaya yorulurum 
*
Damla bir inci nasıl, olur engin denizde
Olmazsa tende şükür, zikirim de genizde
Bana düşer azaplar, tövbelerin beteri
Bunak bir ihtiyarsam, rengim atar benizde
/
İnci değil,
Balık olup beslersem kötülükleri iş değil
Yoksulları ve garibi ezersem kâr hiç değil,
Ayağım baş olacak, başım ayak!
/
Alemlerin gizemleri saklıdır, senden ve benden
Bir düğüm ki; çözene de, aşk olsunlar hakikaten
Kendine gel gafilsin ben, düşün yaşıyorsun neden
Gözüne perde indimi, ne sen kalırsın ne de ben
/
Zaman sendeyim
Ne, sende aradığım?
Var mıdır incilerde adım?
Hala dolmadı bilsen ki miadım
Zaman, bilmez misin ki banadır ettiğim
İnci olup, cennet mekân değil midir teptiğim?
Bensen ne bakarsın o yana, bu yana, sen bak içine.
İnci olsam derim indi ilahi de, nedir senden çektiğim
/
İndim ağlayarak yeryüzüne, canım avucumda
Hazır Nefesim, her an çıkıp gitmek için göğsümde
Umudum vardır, Can tenden, çıkmadan inciliğimde
Aranıp durmam boşuna, İman anahtar, kalbimde
*
İki düşman var, nefsim ve şeytan bana yeryüzünde
KoNmam derim de ben, onların pisliğinin üstüne
Her yolCu bir kere yaşar bildim bu seyrüseferde
Kalmaz İnşallah yola borcum konaklarım bu handa
/
İnci olmak,
Bir midye, bir istiridye bir tarak içinde
Geleceğe açılan pencerem, dünya içinde
Kalırım bir ömür,
Ya olurum inci, artar değerimde
Ya olurum kömür,
Yüzüm kararır ilahi mekânım da

Ya alırım emir,
‘Bilmedin beni, bilmezden geldin,
Her doğa olayı ile ben varım dedim,
Bana kulak vermedin
Hadi gir hazırladığım ateşime gir dedim’.
Dersin yüce rabbim,

Ya alırım müjde bir,
‘Oldun bir inci, rızamla geldin
Kulum sana cennetime girmeye hak verdim,
Çünkü sen bana kulak verdin
Hadi gir hazırladığım cennetime gir dedim’.
Dersin yüce rabbim,

Ya olurum bir inci;
Ya da; ölüm yolunda birinci!
Dünya bir midye, bir istiridye
Olabilmek, benim hedefimse,
O âlemi faniden çıkmadan, bir inci"¦"¦!


Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:11:24

NÖBET BENDE (Gülce-Yiğitce)

Vatan için çok can veren
Yatan oldun ey şühedam
Bakan benim nöbet bende
Küçülmeden devler gibi

Soran bilsin ben ki buyum
Kur’ an yolu benim yolum
Boran bilmem hak kuluyum
Bükülmeden elif gibi

Hedefe ok; ben yürüyen
Halefe bir, nur kürüyen
Sedefe dal, dese gönül
Sökülmeden hırsız gibi

Sevgi satıp sulha koştuk
Bengi deyip cenk’e coştuk
Bengi için kaşık vurduk
Bükülmeden seymen gibi

Hacca giden ben karınca
Akça olsun yüz hakkınca
Çokça bulsun ruh sevabı
Dökülmeden ölmüş gibi

Durur oğuz boydan dokum
Vurur hedef benim okum
Serdar, Levent, akıncıyım
Bükülmeden tûran gibi

Türkü söyler, diller; destan
Türk’ten korkar, düşman; festen
Göktürk benim soydan atam
Dürülmeden dürdük gibi

Tekin dur sen, son haşarat
Alptekin ben, bil ki Kürşat
Kin tutmamda dik dururum
Bükülmeden çelik gibi

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Bengi: Zafer, sonsuzluk manalarının yanı sıra, Balıkesir yöresinde oynanan zeybek oyunudur.
Turan: 1. Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları ülkenin adı.2. Türklerin Orta Asya'daki en eski yurtları.3.Türkçe konuşan Türk Miletleri


Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:11:56

ŞAH-I GÜL(Gülce-Triyolemsi)


(Duraksız 21 hece gülce-triyolemsi)

Öyle birine gönül veriniz ki gönlünüz onun ardından koşsun.
Öyle birine meftun olunuz ki hayat kaynağınız ondan coşsun

Kaybolan umutlarınız, yıkılan harabe hayallere dalmasın
Papatya fallarındaki seviyor ve sevmiyor a gerek kalmasın
Gözünüzde yaşlara, yüreğinizde bin pişmanlıklara salmasın
Öyle birine gönül veriniz ki gönlünüz onun ardından koşsun

Tek özleminiz olsun da gözyaşlarınız, şah-ı gülleri sulayan
Bağlanıp peşinden gideceğin Şah-ı Gül’ü Gülizar da arayan
Batıldan uzaklaştırıp, hakkın ve halkın hoşnutluğuna yarayan
Öyle birine meftun olunuz ki hayat kaynağınız ondan coşsun

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:12:07

ZEVKE DALDIK (Gülce-Akrostik)

Hani nerde muslümanlık ey nebi! seni unuttuk mu ne
Zor Zamanlardan geçiyoruz ya sorgudan yırttık mı ne

Murat nedir, Maharet âlem aldatmaksa, aldanan yok
Ulu Allah’tan rahmet Uman kullar, baksana lafta çok
Hani söz vermiştik biz Hem, kâl-u bela da, başka rab yok
Allah’ım biz günah kar ve Asi kuluz,  hidayete tok
Medet gül yüzlü sevgili gönülleri Muhabbete sok
Murâd-a ermek için sen yolun da, Murat’ a engel yok
Ey nebiler nebim bize önder sen, yaşayan Entel çok
Demem o ki; iman etsek de biz, unuttuk zevke Daldık

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey 

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:12:43

BİLGİM YOK Kİ (Gülce-Yiğitce) 

Sırra erdim, derken az çok
Bildim ben ki, bir şeycik yok
Sırra kadem, ben giderken
Bilgim yok ki, yönüm bilsem

Kitap yuttum, kalem tuttum
Hitap ettim, ben unuttum
Bitap düşmüş, gönül yorgun
Silgim olsa, hatam silsem

Gör aklım var, bildiğim yok
Kör kalbim var, sevgiye tok
Ser muhabbet, hoş gör, bir ol
Bil kim olsan, dostluk versem

Yaşam sırrın, bil eyledim
Kasam dolmuş, hal peyledim
Alsam geri, geçen ömrüm
Silgim yok ki, hayat silsem

Çöldür gönül, dünyam zindan
Küldür kalpsiz, gafil insan
Kuldur yaşar, ben der lisan
Bilgim dolsa, sözüm bilsem 

Yaşım akmış, çağım geçmiş
Saçım akmış, beyaz seçmiş
Başım şimdi, hazan gerçek
Gel kim, dert çok, başa dönsem

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:12:56

FECİR SAKLI (Gülce-Sonem)
 
Bin cahil ve bilgisiz, dostun olacağına
Okumuş ve kültürlü, bilen düşmanın olsun
Dostunla paylaşacak, özel zamanın olsun
Varlıklı zengin olup, tekil kalacağına.

Endişe ve elemde, kalsan da tahammül et
Her karanlıktan sonra, mutlak bir fecir saklı
Çıkar ortaya bir gün, hakkını alır haklı
Edene kâr kalmaz ki, ceza bulur musibet.

Acılara göğüs ger, sınav ki sabır ister
Âlemlerin rabbine, kulak ver sahibine
Şükrü eda gerektir, Muhammed Habib’ine

Ecel milyarlarca sır, yolcu çekti bu yola
Dünya han ve hancıdır, bilsen ey garip yolcu
Bilsek biter bu sefer, yalancıdır her falcı

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:13:07

ÖLÜM KÖPRÜMÜZ (Gülce-Tuğra)

Gâfiller aldırmaz, aymazlık yaşar
Kulluktan andırmaz, yanlış yol koşar
Sanmışken sonsuzdur, artık ömrümüz
Canlar gelmiş durmaz, yol sondur şaşar
Çırpınmak kâr etmez, ölmek köprümüz

Mef 'ûlün / mef'ûlün / mef'ûlün / fa'il

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  14 May 2010, 13:13:18

ŞEN VİRGÜL (Gülce-Tuğra)

I
Gel hasret çektiren; diyor gönlüm sen
Gözden yaş döktüren, adın söyler ben
Benlik senden nasıl geçer sevmişken
Mahrum ettin de sen, gülüm, gül şenden

II
Aşkım sensin dedim / gecem ettin zül
Sevdam sensin benim / gülüm sen hep gül
Sevdam bizden nasıl / geçer gelmişken
Gül, sen ben, ben senim / gözüm şen virgül

Mef ‘û lün / fâ i lün / me fâ î lün / fâ (Rubai Ahrem)

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Qayd etilgan


vuslati  29 Iyul 2010, 15:48:19

Mukaddime-Dedem Korkut Kitabı (Gülce Bahçe)
Bismillâhirrahmânirrahim

Soyu kamların soyundan,
Oğuz’un Bayat boyundan,
Fırlamış bir ok yayından,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.

Tanrı’nın sevgili kulu,
Sunulunca içti dolu,
Gösterdi Oğuz’a yolu,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.

Bilgesidir tüm Oğuz’un,
Piridir kolca kopuzun,
Gezer il il yollar uzun,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.

Hak verdi ilham doldurdu,
Ne istediyse oldurdu,
Ağlayanları güldürdü,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.

Türk’ün bulunduğu yerde,
Er belinden düşen erde,
Yaşar gider gönüllerde,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.

Her müşkülü halleden Oğuz üstünde gölge,
Gaipten haber eden hem erendir hem bilge.
Bir can ile bir beden ölümsüz Korkut Ata.

Ne buyursa kabul gördü,
Danışan hak yolu sürdü,
Nice nice öğüt verdi,
Doğdu ölmez Dedem Korkut.


Korkut Ata söyledi ki: ‘Hanlık Kayı’ya geçecek,
Alamayacak hiç kimse Kıyamet kopuncaya dek’

Dedem korkut hak söyledi,
Bilen başa taç eyledi:

‘Bir iş düzenini almaz,
Allah Allah demeyince.
Kişi yoktan zengin olmaz,
Ulu Tanrı vermeyince.

Kul başına kaza gelmez,
Alın yazı görmeyince.
Yaratılan kimse ölmez,
Ecel vakti ermeyince.

Kişide devlet olmaz gönlünde varsa benlik,
Yağan kar yaza kalmaz kalmaz güze çimenlik.

Eski pamuk bez olmaz kalleş düşman dost olmaz,
Kalkmazsa kara kılıç düşman imana gelmez.

Kara eşek başına başlık vur olmaz katır,
Hanım olmaz cariye giydirip süse batır.

Bir yiğit dağlar kadar
Mal mülk edinip yığar,
Yenmez nasip fazlası
Kısmeti kendin boğar.

El oğlunu büyütüp beslesen de faydasız,
Yalnız başına koyup bırakır gider evden.
Oğul olmaz katiyen el oğlundan, güveyden,
Külden tepe yığılmaz düşlesen de faydasız.

Er malına kıymazsa ölür gider adı çıkmaz,
Çağıldayan su taşsa yine de dolmaz deniz.
Özünden öğüt almaz anadan görmese kız,
Oğul töre bilmese yabana sofra çekmez.

Oğul babanın sırrı iki gözden birisi,
Devletli oğul olsa ocağı gönendirir;
Devletsiz oğul olsa ocağını söndürür.

Devam eder Korkut’ça işte sözün gerisi;
Oğul neyler babadan kendine mal kalmasa,
Baba malı faydasız başta devlet olmasa.’


Dedem korkut bir daha
Söyledi bir görelim,
Hele neler söyledi
Hikmetine erelim:

‘Vurup keser kılıcı
Kötü yüreklilerin,
Vurmasın daha iyi
Yarası olur derin.

Vurmasını bilen yiğit
Ne şer olur ne ahmak,
Ok ile kılıçtan öte
Daha iyi ağaç çomak.

Atın yemediği ot bitmese daha iyi,
Yalancının ocağı tütmese daha iyi.

Sert yürürken soylu ata
Dönek yiğit binebilmez.
Bineceğine binmesin
Binmemesi yeğdir, bineceğine.

Misafiri bilmez evin
Bir lokması yenebilmez.
Yeneceğine yenmesin
Yenmemesi yeğdir, yeneceğine.

Soyu belli bir babadan
Hoyrat oğul inebilmez.
İneceğine inmesin
İnmemesi yeğdir, ineceğine.

Atasına saygı duyan şefkatli oğul iyi,
Baba adını yürüten devletli oğul iyi.’


Dedem korkut yine söyledi
Görelim Hânım ne söyledi:

Ala dağın otlağını
Yer otunu geyik bilir.
Gece kervan göçtüğünü
Çayır kuşu, ayık bilir.

Akar suyun zorluğunu
Yük taşıyan kayık bilir.
Kötülüğün acısını
Doldurulan oyuk bilir.

Akça kımız al şarabı
İmbiğinden süzen bilir.
Öleceği güzel Tanrı
Olacağı sezen bilir.

Yedi dere kokusunu
Tilki gibi gezen bilir,
Koç yiğidi cömert eri
Kopuz çalan ozan bilir.

Varlığının kıymetini
Geleceği gören bilir.
Vatan nedir bayrak nedir
Uğrunda can veren bilir.’


Dedem korkut yine söyledi
Görelim Hânım ne söyledi:

‘Ağız açıp el açıp övdüğüm Tanrı güzel,
Can özüm iki gözüm sevdiğim Tanrı güzel.

Tanrı dostu Muhammed, Âmme güzel cüz başı,
Ebubekir ve Ömer, Mekke’nin her bir taşı,
Erlerin şahı Ali din içindi savaşı;
Ağız açıp el açıp övdüğüm Tanrı güzel

Hasan ile Hüseyin, Tanrı bilgisi Kur’an,
Cuma günüyle Yasin ve Affanoğlu Osman,
Hutbe dinlerken ümmet, minareden okunan,
Can özüm iki gözüm sevdiğim Tanrı güzel.

Ak süt emziren ana
Helâlce kadın güzel.
Evladı seven baba
Oğul, kız tadın güzel.

Uslu yol alan aygır
Elin kınası güzel.
Ala otağı, çadır
Gelin odası güzel.

Yiğit soylu alp erence,
Kopuz çalan ozan güzel.
Deyişlerle yol gösteren,
Bu destanı yazan güzel.’


Ve kutlu Oğuz elinden,
Dede Korkut’un dilinden,
Destan düşer her telinden,
Çalar kopuz söyler ozan:

Devletlisin bey oğul
Devletin kutlu kalsın,
Dili sevip koruyan
Bir ömür mutlu kalsın.

Türkçe oku Türkçe söyle,
Köküm Türkçe, ana dilim.
Yaşatır sonsuza kadar,
Türkçe sanat Türkçe ilim.

Kulak ver sözüme dinle ey oğul,
Burçları deviren yankıdır sesim.
Kanlı meydanlarda oynarken atım,
Boğardı cihanı anlık nefesim.

Kutlu törelisin anla toy oğul,
Orhun’da abide bilgece hansın.
Dirlikli, düzenli sürsün birliğin,
Bozdurma ilini sen bir cihansın.

Yükselir temelden kinle oy oğul,
Yeni Çin setleri, durdurmak için.
Oyunlar, hileler, sahte alkışlar,
Kardeşi kardeşe kırdırmak için.

Yürüsün varlığım senle ay oğul,
Maziden atiye dirilik gerek.
Koru benliğini, sarıl köküne,
Bir vatan bir bayrak bir atsın yürek.

Geleceğin temeli sonsuzluğun güvenci,
Son asrın kıskacında iyi dinle Türk genci.
İlk ödevin olmalı Türk yurdunu korumak,
Türk’ün bağımsızlığı, varlığın tek direnci.

Varlığına kast eden hem içerde hem dışta,
Kötücüller çıkacak bu düşmanca yarışta.
İçinde bulunduğun duruma bakmaksızın,
Görevin savunmaktır hem savaş hem barışta.

Bağımsız devletine kıymak isteyen düşman,
Seni, varken vatansız koymak isteyen düşman,
Görülmemiş bir utku var sayalım kazanmış,
Türk’ün soylu kanıyla doymak isteyen düşman.

Düşse zorla, hileyle kaleler birer birer,
Dağıtılıp tüm ordu koyulmasa bir nefer,
Ele geçip gemiler kaldırılsa her sefer,
Aşkın özgürlük olsun bağımsızlık savaşın.

Bu durumdan acıklı daha da korkunç olan,
Aymaz ve sapkın çıksa iş başında bulunan,
Mutlaka hain olur düşmanla yatıp kalkan,
Aşkın özgürlük olsun bağımsızlık savaşın.

Yönetime gelenler damat, oğul, bacıyla,
Yurda girmiş düşmanın siyasi amacıyla,
Birleşirse çıkarı ulus yanar acıyla,
Aşkın özgürlük olsun bağımsızlık savaşın.

Ey Türk geleceğinin, varlığımın güvenci!
Böyle ortamda bile göster haklı direnci.
Devletli olmak için gerek duyacağın güç
Damarında dolaşan soylu kanda Türk genci;
Aşkın özgürlük olsun bağımsızlık savaşın.

Osman Öcal


Atandan miras kaldı bu topraklar helalin
Koruyamazsan eğer çok büyüktür vebalin
Sızlatma kemiğini atan Gazi Kemalin
Damarında dolaşan soylu kanda Türk genci;
Aşkın özgürlük olsun bağımsızlık savaşın........... Metin gürbüz
 

Osman Öcal
 


Qayd etilgan