Bizim ahlakımız
"Sen örfü emret (A'raf, 199)"
Derler ki, papirüsler bulunduğu vakit yazıları çözmeye çalışan bilginlerin ilk okuduğu cümlelerden birisi 'Zaman kötüye gidiyor, gençlerimizi bu kötü gidişten korumak lazım!' imiş. İnsanın değişimi, insanla birlikte örf ve âdetlerin değişimi, sosyal hayat şartları ve kanunların değişimi, kısaca ahlakın değişimi insanları her zaman tedirgin etmiş ve çağdan çağa farklılaşan anlayışlar bir önceki nesil tarafından hep muhafaza edilmek istendiği için baba ile oğul, anne ile kız arasındaki kuşak çatışmaları süre gelmiştir. Nesilden nesle sirayet ederek belirginleşen bir çatışmadır bu üstelik ve temelinde 'ahlak' kavramı vardır.
İlk çağ insanlarının sosyal hayat şartları ve ahlak anlayışları ile günümüz ahlakî değerleri -özünü semavi emirlerden alan evrensel ahlak kaideleri hariç- aynı değildir. Adetullaha istinat eden evrensel insan ahlakı (doğruluk, yardımlaşma, iffet, ahde vefa vb.) bile toplumlara, coğrafyaya veya zamana göre değişkenlik gösteren gelenekleri ve töreleri ortaya çıkarır. Yani bir toplumun, evrensel ahlak dışında kalan ahlak anlayışı değişebilir, ancak yine de toplumun hedefi devamlılığı sağlayabilmek üzerine bina olunmuştur. Kuşakların ahlakını koruma maksatlı tartışmaların yapılması veya bu konuda titizlikle önlemler alınması biraz da ekonomik sıkıntılar, siyasi buhranlar, tabii felaketler gibi toplumun dengesini zedeleyen dış faktörlere bağlı olarak artar veya azalır. Çünkü bunlar hem toplum, hem de birey ahlakını zedeleyebilir. Bir vakitler, 'Ahâlî ızz ü devlette, reaya emn ü râhatta/ Hüner erbâbı rif'atte cihân yek-pâre nûrânî' (Halk yüce ve itibarlı, vatandaş huzur ve emniyette; hüner sahipleri de el üstünde tutulmakta... Velhasıl dünya baştanbaşa aydınlık) diyen şair ile, 'Olmuş o kadar halk-ı cihân mekrde üstâd/ Kim sâbıka-i şöhret-i şeytan unutulmuş' (İnsanlar hilekârlıkta o derece ileri gitmişler ki şeytanın bu konudaki şöhreti unutulup gitmiş!) şeklinde yakınan şair aslında biraz da bu dış faktörlerin etkisindeki değişim ve dönüşümlerle sarsılmaktadır. Şeytana pabucunu ters giydiren bu değişim elbette bir İslam toplumu için şikâyet etmeyi gerektirir. Burada önemli olan, ahlak kaidelerindeki değişimin seyrini muhtevadan ziyade şekle yönlendirmek ve krizi öyle yönetebilmektir. Biz bazen şekildeki değişimi muhtevaya yükleyerek gereksiz şikâyetlerde bulunabiliriz. Söz gelimi karşılaştığımız insan ile selamlaşmak bir evrensel ahlak kaidesidir. Bunu yaparken 'selamün aleyküm' demek İslam ahlakına uygundur.